Ana içeriğe atla

KOLONOSKOPİNİN YAN ETKİLERİ (KOMPLİKASYONLARI)

Kolonoskopi girişimi  sırasında çok düşük ihtimalle de olsa birkaç  çeşit yan etki ile karşılaşılabilir.

Kolonoskopi sırasında polip alınması halinde polibin kesildiği zeminden kanama gelişebilir. Bu kanamalar genellikle kendi kendine durar ve çoğu zaman bir müdahale gerekmez. Polip alınma sırasında kanama gelişirse, endoskopist gerekli görmesi durumunda bu alana direk görüş altında kanama durdurucu ilaç injeksiyonu yaparak problemi giderir.

Kolonoskopi sırasında oluşabilecek başka bir komplikasyon ihtimali ise  polip alınan zeminde gelişebilecek kalın bağırsak yırtılmasıdır. Buna tıpta perforasyon denilir. Bu tarz bir yırtılma gözlenmesi halinde kolonoskopiyi yapan endoskopist endoklip denilen endoskopik metal dikiş tekniği ile yırtılan bağırsak duvarını kapatabilir. 

Bu komplikasyonlar kolonoskopi sırasında gözlendikleri için o esnada tamir edilmeleri de mümkün olmaktadır. 

Bir diğer yan etki kolonoskopiden sonra enfeksiyon gelişme ihtimalidir ki pratikte yok denecek ölçüde az karşılaşılır. Kolonoskopiden sonra bir saate kadar ki sürede hafif karın ağrısı olması mümkündür ve klinik olarak önemli değildir. Kanama yahut kolon duvarında yırtılma tecrübeli endoskopistlerin yaptığı işlemlerde 3/1000 – 5/1000 oranında görülür. Bağırsak hazırlığının iyi, uyutmanın etkin gerçekleştirildiği deneyimli endoskopistlerce yapılan kolonoskopilerde bu yan etkiler yok denecek oranda az gelişmektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Doktor Ahmet Kemal Gürbüz'ün Özgeçmişi

Gastroenteroloji  Doktoru Ahmet Kemal Gürbüz'ün Özgeçmişi 1958 yılında doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini Ankara Atatürk Lisesinde tamamladı. Tıp eğitimini Hacettepe Üniversitesi Hacettepe Tıp Fakültesinde yaptı. 1989 yılında İç Hastalıkları Doktoru oldu. Daha sonra bir yıl süre ile Amerika Birleşik Devletleri Maryland Eyaletinde Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Mayerhoff Digestive Diseases Center’da Gastroenteroloji branşında Fellow olarak üst ihtisas çalışmalarında bulundu. Yurda döndükten sonra 1993 yılında Gastroenteroloji Doktoru unvanı aldı.1995 senesinde Gastroenteroloji branşında Üniversite Doçenti oldu.1999 yılında İngiltere Londra Üniversitesinde  Kings' College Hospital bünyesindeki Gastroenteroloji ve Karaciğer Hastalıkları Kliniğinde çalışmalarda bulundu.Karaciğer transplantasyonu ile ilgili çalışmalarda yer aldı. Profesör Doktor Ahmet Kemal Gürbüz’ün 66 adet ulusal bilimsel yayını , 44 adet ulusal kongre bildirisi, ayrıca ulu

KOLONOSKOPİ İLE POLİP NASIL ALINIR? (KOLONOSKOPİK POLİPEKTOMİ)

Kalın Bağırsak polipleri kolonun her hangi bir kesiminden gelişebilir. Kolon poliplerinin %60’ı yaklaşık 100cm uzunluğundaki kalın bağırsağın son 50cm’lik bölümünde gözlenmektedir. Kalın bağırsak polipleri kolon duvarına bir sapla bağlantı gösterebilecekleri gibi, sapsız olan ve dolayısı ile geniş bir tabanla kolon duvarından kaynaklanmış poliplerde mevcuttur.  Kolonda kolonoskopi esnasında saptanan poliplerin önemli bir bölümü büyüdüklerinde kolon kanserine dönüşebilme kabiliyeti kazanır ve kalın bağırsak kanserlerinin neredeyse tamamına yakın bölümü (%95) kolon poliplerinden gelişir. Bu nedenle kolonoskopi sırasında saptanan kolon poliplerinden en azından biyopsi alınması yahut polibin o esnada polipektomi yöntemiyle tamamen çıkartılması uygun yöntemdir.  Kolon poliplerinin kolonoskopi sırasında alınması işlemi, elektrik kullanılarak polibin sapı yahut tabanından kesilmesi yolu ile gerçekleştirilir.Bu polip alınması işlemi hastada hiçbir ağrı veya rahatsızlık yaratmaz. Dah

MİDE KORUYUCU İLAÇLARIN REFLÜ TEDAVİSİNDE KULLANIMI

Çok uzun seneler boyunca reflü belirtileri ile hastalık teşhis edilince, reflü tedavisinde asit baskılayıcı ilaçlar az yahut çok etkinlikte olmak üzere kullanıla gelmişlerdir. Bu ilaçlardan en basitleri antiasit  diye isimlendirilen ve pastil yahut şurup tarzı kullanımları olan preparatlardır. Bu grup ilaçlar mide koruyucu etkinlikte olmaktan uzak olup kullanıldıkları andan itibaren birkaç saat için mide asiditesini  azaltıcı etki gösterirler. Bu dönemde hastanın reflü belirtileri ilgili şikayetleri baskılanıp yaşam konforları artmaktadır. Mide koruyucu etkinliği daha fazla olan ikinci grup ilaçlar Histamin-2 Reseptör Antagonistleri adıyla da anılmaktadır ve sırayla Cimetidine, Ranitidine, Famotidine ve Nizatidine  preparatlarıdırlar. Bu grup ilaçlar sıklıkla günde tek seferde alınan ve günün büyük bölümünde mide asiditesini kontrol ederek reflü belirtileri şikayetlerinin ortadan kaldırılmasını sağlayan mide koruyucu ilaçlar gurubundadır. Çok uzun yıllar gerek peptik ülser ve